Boyut Kavramı ve 4. Boyut



Boyut Kavramı ve 4. Boyut

Haluk Nurbaki

Boyut kavramını yeryüzüne ilk defa Yüce Kitabımız Kur’an getirmiştir.

Yüce Kitabımızda Saffat Suresi ayet 5’te Cenab-ı Hakk, “O semaların ve arzın ve arasındakilerin Rabbidir ve doğuların da Rabbidir” buyurmaktadır. Buradaki ‘Meşarik’ yani doğular kelimesinden kasıt; kesin olarak boyutlar anlamındadır.

Çünkü Allah, “Ben arzın ve semaların ve arasındakilerin Rabbiyim” buyurmakla bilemediğimiz bütün varlıkları sıralamıştır.

Bundan sonra ayrıca “Doğuların da Rabbiyim” demesi, semalardan ve arzdan gayrı bir hedefi işaret etmektedir. Arapçada doğu, boyut ve istikametin tarifidir. Bilindiği gibi boyut kavramı birinci merhale olarak mesafedir. Eskiden beri mesafeler güneşin doğuşuna kıyasen, doğu olarak ifade edilir.

Nitekim arzın üzerindeki kentlerin mesafeleri bile doğuya kıyasen ifade edilir. 4. boyutun değişkenliği olan saat kavramı dahi doğuya göre değerlendirilir. Cenab-ı Hakk’ın yukarıda zikrettiğimiz ayette; “Ben semaların, arzın arasındakilerin ve boyutların Rabbiyim” demesindeki hikmeti bizim boyutlar kavramına yaklaşımımızı murad etmesindendir. Tanıdığımız 4 boyutun en yakınında; manyetik etki ya da manyetik eylem diyebileceğimiz beşinci boyut bulunmaktadır. Kıyameti cennet ve cehennemi anlamamız için evvela normal boyutları, sonra da manyetik boyutu, beşinci boyutu anlatacağım.

Boyut kavramı mekanların iskeletini gösteren ve onu sembolize eden bir tariftir. Anlaşılması oldukça güç olan boyut konusunu, basitten zora doğru götürmek gerekir. Boyutun yaşadığımız dünyada, hatta seyrettiğimiz semada en basit öncüsü, mesafelerdir. Özellikle maddi varlıklar kimlik kazanmak ve birbirinden fark edilmek için, geometrik bir şekle ve bir mekana sahip olmak zorundadır. Bunun içinde diğer şekiller ve varlıklar arasında mutlaka bir mesafe bulunmalıdır. Eğer iki varlık, bütün geometrik şekilleri ile aynı mekanda birbiri üzerine çakışmışsa, ayrı ayrı iki varlıktan bahsetmek mümkün değildir. Demek ki, var olabilmenin gereği, belli mesafelerde mekan tutmaktır. Dünyamız dönerek jireskobik hareketi yapmazsa, güneşin cazibesine kapılıp süratle ona yanaşsa ve sonunda ona düşüp yok olsa, dünyadan bir daha bahsedemezdik. Yani dünyamız, varlığını sürdürmek için önce güneşle arasındaki mesafeyi korumak zorundadır. Ve dönme çabası da bu yüzdendir.

Varlıkların mekanlarda yer tutmalarını sağlayan bu mesafeler, madde aleminde genelde üç istikamettedir. Bunları biz; boyut, en ve derinlik tabirlerle anlarız. Böylece boyutun ilk anahtarlarını da dile getirmiş oluruz. Nitekim boy birinci, en ikinci, derinlik ise üçüncü boyuttur. Madde dünyasındaki bir varlık, bu üç boyuttaki sayılarla olan ilgisiyle kimlik kazanır. Mesela, bir odada bulunan bir saatin yeri, boy ve en olarak iki duvara uzaklığı ile tanımlanabilir. Böylece o varlığın mekanı, bu üç boyut üzerindeki matematik sayılar ile, daha ilmî tabiri ile koordinatları ile vardır. Ama madde dünyasındaki varlıkların çoğu hareket halindedir. Bunların mekanla ilgisini tanımak için bir başka boyuta ihtiyacımız vardır ki, bu dördüncü boyut zamandır. Demek ki mesafe kavramı ile başlayan boyut olayı, daha geniş kanatlarda takviyeye muhtaçtır.

Einstein’den beri fizik artık dördüncü boyut olarak zamanın varlığını mesafeler kadar net olarak anlatmaktadır. Madde dünyasında bu dört boyut, yani boy, en, derinlik ve zaman, hemen hemen bütün varlıkların arasındaki ilgileri sürdürür ve biz bu sayede, dünya hayatımızın belki de tamamında sayısız münasebetler kurarız… Bir yerden bir yere gitmemiz ve hayatın normal hareketleri, hep bu dört boyutun iç içe değişkenliği ile yürür gider. Hal böyle iken, fizik ve astrofiziğin vardığı noktada bu dört boyutun yetmediğini, kainattaki olayların ve bizim kainata yaklaşımımızın boşluklar gösterdiğini fark ederiz. Mesela, bu dört boyut hareketiyle güneş sisteminin dışına çıkmak istersek; ne zaman ne de enerji gücümüz buna fırsat vermez. Hele içinde bulunduğumuz galaksimizin bir ucundan bir ucuna bu dört boyutun yardımıyla yapacağımız bir gezi için trilyonlarca yıla ihtiyaç vardır.

Etiketler:

Yorum bırakın